Rus Yayılmacılığı Karşısında Kafkasya Müridizm
Hareketinin Doğuşu (1. Kozgav Hikayesi)
Yaklaşık 350 senedir devam eden Kuzay Kafkasyalıların
kozgavı bizlere örnek olacak niteliktedir. Bu yazı da Şeyh Mansur’dan Cahar
Dudayev’e kadar Kafkasya dağlarında şehit düşen tüm Müslümanlara ithaf
edilmiştir.
Genel Bir Bakış:
Kafkasya’nın Rusya için önemi büyük. Stratejik
olarak önemli bir yerde bulunan Kafkasya bugün bile Rusya’nın iki büyük
limanına sahiptir. Hazar’a hükmetmenin ve Avrupa’ya ilerlemenin kapısı da yine
Kafkasya idi. Korkunç İvan’ın Ruslara edindiği sıcak denizlere inme ülküsü için
Ruslar Kırım’a ve Kafkasya’ya doğru yayılma politikası izlemişlerdir. Ayrıca
Rusya ‘dağlılar’ olarak nitelendirdiği Kafkas halklarını Ortadoks Hristiyan
yapmak ve sömürgeleştirmek istiyordu.
Kafkasya’da oluşan ve
zamanla zirveye çıkan bağımsızlık ruhu ilk olarak Çeçenistan da kendini
gösterdi. Bu bağımsızlık ruhu Şeyh Mansur önderliğinde ki ‘mürüdizm’
hareketlerinin doğuşuna sebebiyet vermiştir.
Şeyh Mansur Dönemi
Şeyh Mansur Kırım’ın
Rusya tarafından ihlal edilişinden hemen sonra 1785 yılında Ruslara karşı
mücadeleye başladı. Aynı yıl içerisinde şeyh Mansur Vladikavkaz’a hakim olarak
Rusya’nın Gürcistan’la olan bağlantısını kesti. Şeyh Mansur’un ordusu
kendisinden kat kat büyük Rus
ordularıyla çarpıştılar. Bu savaş sonucu belli bir savaştı.
Direnişe rağmen haziran
1971 de Anapa kalesi işgal edildi. İmam Mansur bu sırada kaledeydi ve esir
düştü. 1794 yılında bugün Litvanya topraklarında bir kalede idam edildi.
İmam Mansur’un ölmesine
rağmen direnişe devam eden Çeçenler Rusları karadan geçirtmedi. Bunun üzerine
denizden bir çıkartma yapan Ruslar dindaşı ve mezhepdaşı Gürcistan’da kontrolü sağladı. (1804)
Gence hanlığını işgal
ettikten sonra Azerbaycan’da ilerlemesini sürdüren Ruslar Bakü’yü de işgal
etti. Bu sırada Rusya ile İran arasında çıkan savaş sonucunda Azerbaycan kuzey
ve güney diye ikiye bölündü (Türkmençay Anlaşması)
Azerbaycan’ın
bölünmüşlüğü bugün bile devam etmekte. Azerbaycan Cumhuriyeti (Kuzey
Azerbaycan) ile İran’ın Güney Azerbaycan ve Doğu Azerbaycan eyaletleri (Genel
bir isimle Güney Azerbaycan) arasındaki dikenli teller aynı aileden olan
insanların arasına çekilen bir set adeta. Yıllarca düğünlerini, nevruzlarını
tellerin iki yakasına gelip yine beraber yapan Azerbaycanlılar ancak İran’ın
yaptığı katliamlar sonucunda tellere gelmeyi bırakmak zorunda kalacaktır.
İmam Gazi Muhammed
Dönemi
Şeyh Mansur’dan sonra
Kafkas özgürlük sancağı imam Gazi Muhammed’in eline geçti. İmam Muhammed köy
köy dolaşarak halkı direnişe teşvik etti. İmam Muhammed’in önderliğinde başlayan
direniş tüm Dağıstan’ı sardı. Halifenin cihad tebliğini yayınlayan imam
Muhammed Çeçen ve İnguşlarında coşkun desteğini aldı.
İmam Muhammed’in ordusu
Ruslara Kafkasya’yı dar ederken her geçen gün şehit sayısı artıyordu. Her geçen
gün müridlerinin sayısı azalan Muhammed bir evde kuşatıldı. Son birlikleriyle
‘hurunç’ (düşman birliklerini yarıp, kaçmak) harekatı düzenleyen imam Muhammed 17 Ekim 1832
de Gimri’de şehit düştü.
İmam Hamzat Dönemi
Dağıstan’ın her yerinden
gelen delegeler 3 mayıs 1833 tarihinde Hamzat’ı, imam seçti. Fakat İmam Hamzat’ın
direnişi fazla sürmedi. Rus yanlısı Avarları yok eden Hamzat 19 eylül 1834 de
bir Cuma namazı sırasında Rus işbirlikçisi Avarlarca suikasta kurban giderek
şehit edildi.
Ancak imam Hamzat’ın
şehadeti Kafkas halklarındaki özgürlük aşkını bitirmemişti. İmam Hamzat’tan
sonra Kafkas kartalı şeyh şamil komutayı devralıyordu.
Şeyh Şamil Dönemi
- "Ey Şamil! Artık bana yolculuk gözüktü. Kafkasya'nın mukadderatına yıllarca sen hükmedeceksin. Yıldızın uzun yıllar bu dağlarda güneş gibi parlayacak. Nâmın dünyaları tutacak!.. Çarlara boyun eğmeyecek, Ruslar'a kan kusturacaksın! Gimri'yi bugün bırakıp gitsek bile, bir gün gene kurtarır, benim mezarımı düşman ayağı altında bırakmazsın inşallah!"
Kafkasyalıları
ortak bir “Kafkasyalı” kimliği altında örgütlemeye çalışan Şeyh Şamil’in şeyh
ve komutan kimliğiyle kısa sürede oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Avar
kökenli olan Şeyh Şamil , birlik ideali doğrultusunda, imamlığa geçer geçmez
aralarında anlaşmazlık ve kan davası bulunan kabilelerin arasını düzeltmiştir.
İyi bir savaş yönetimi kurarak o zamana kadar düzensiz birliklerle Ruslara
karşı savaşan Çeçenleri kısa sürede toparlamıştır
1797 yılında Gimri’de
dünyaya gelen Şamil gençliğini savaşlarla geçirdi. 4 yıllık toparlanma
sürecinden sonra Şeyh Şamil 10.000 mücahitle Çeçenistan’a doğru ilerlemeye
başladı. Dağıstan beyleri de birliklerini Şeyh Şamil’in emrine verdi. Ruslar bölgedeki tüm birlikleriyle Şeyh Şamil’in
üzerine gönderdi. 80 gün süren Ahulgo savaşında Şamil Rusları karşılamayı
başardığı gibi kadın ve çocukları da Çeçenistan’ın iç bölgelerine gönderdi. Aradan
geçen 15 yıl boyunca Osmanlı’dan yardım geleceğini düşünen Şeyh Şamil hayal
kırıklığına uğrasa da direnişini sürdürdü.
1853 Kırım savaşıyla
İngiltere ve Fransayla birlikte Osmanlı devleti Rusya’ya karşı hem kendi
topraklarını hem de Avrupa’yı korumaya başladı.
Sultan Abdülmecit Rusları Kafkasya’da zayıflatmak için Şeyh Şamil ve Azerbaycan’ın
Rusya’ya saldırmasını istedi. Şeyh Şamil Sultan’ın buyruğuna uydu ve bölgedeki
10.000 kişilik Rus ordusuna saldırarak ağır kayıplar verdirdi. Ayrıca güney
Kafkasya ve Çeçenistandaki hanları Osmanlıya bağladığını ilan etti.
1855 yılında Osmanlı Kafkasya’ya
operasyon düzenledi. Osmanlı ordusu
Kafkasya harekatından bir yıl sonra İngiltere ve Fransa’nın baskısıyla çekilmek
zorunda kaldı. Bu boşluktan faydalanan
Rusya tüm birliklerini Kafkasya’ya kaydırdı. Şeyh Şamil kimseden destek almadan
özgürlük mücadelesine devam etti. Ancak yıllar ilerledikçe gücü tükeniyordu
imkanları zayıflıyordu. 1859 yılında 70.000 kişilik Rus ordusuna karşı
etrafında birkaç yüz askeri kalana direndi. Savaşı devam ettirmenin intihar
olacağını anlayan Şamil teslim oldu.
Rus kralı ii. Alexandır
Şamil’i sarayın kapısında son derece nazik karşıladı ve kılıcını almadı. Şeyh Şamil
1 ay kadar sarayda esir-misafir edildi.
Daha sonra esir hayatına
devam etmesi için Kaluga’ya gönderildi. Şeyh Şamil 1870 yılında hacca gitmek
için yola çıktı . Önce İstanbula uğradı. Sultan Abdulaziz Şamil’i merasimle
kapıda karşıladı. Elini sıktı ve tarihe not düşülecek şu sözleri söyledi: Babam
Sultan Mahmut mezarından çıksaydı ancak bu kadar sevinirdim. Şeyh Şamil’in
cevabı manidardı: Bu eli yardım eli olarak Kafkas dağlarında çok bekledim.
Fakat ne hazindir ki ancak burada sıkabildim.
Şamil Osmanlı’nın tahsis
ettiği gemiyle hacca gitti. Hacda tüm müslümanların görebilmek için birbirini
ezdiği Şeyh Şamil daha iyi görülebilmek için Kabe’nin üzerine çıkacaktı. Şeyh
Şamil 4 şubat 1871 de Medine’de vefat etti.
Şeyh Şamil’den Sonra
Kafkasya’nın Durumu
Şamilden sonra Kafkas
direnişi devam etse de eski gücünü asla bulamadı. Kırım hanlığının sona
ermesiyle Osmanlı Kafkaslardan tamamen çekilmek zorunda kaldı ve Kafkas haklarının
acıları daha da arttı. Ruslar 1856 yılındaki Paris anlaşmasından sonra tamamen
savunmasız kalan Kafkasya üzerinde hakimiyetini perçinlemek üzere yeni yollar
aradılar ve 1859 yılından itibaren çözümü Kafkas halklarını sürgün etmekte
buldular. Bu yıllarda Kafkasya’dan Osmanlı’ya olan göçlerde artmış. 1864 yılına
kadar yarım milyon insan Anadolu’ya göç etmiştir.
Rusya zaferini ilan
etti. Zaferi ilan ettikten sonrada Kafkas halklarını ‘Osmanlıya geçmek veya
Rusya topraklarında kalmak –Rusya’nın istediği Rus topraklarında esir olarak-
arasında serbest bıraktı.

Kafkasya’nın bitmek
bilmeyen bağımsızlık ruhu 1877 yılında yeniden kendini gösterdi. Muhacir
Kafkasyalıların bir kısmı Osmanlı ile Kafkasya’da isyan çıkarmak için anlaştı. İmam
Şamil’in öğrencilerinden olan Abdurrahman Efendinin önderliğinde çıkan isyan
bütün Kuzey Kafkasya’ya dağıldı. Ancak Osmanlı Kars’ta Ruslara mağlup oldu.
Ruslar buradan çektikleri birlikleri kuzey Kafkasya’ya göndererek buradaki
isyanı kanlı bir şekilde bastırdılar.
Osmanlı Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt’ı Ruslara bırakmayı kabul
etti.
İstanbul’da Enver paşa
tüm Türk illerini özgürlüğüne kavuşturmak için İstanbul’da planlar yapıyordu.
Önce Azerbaycan ve Kafkasya Müslümanlarının ardından da Orta Asya Türklerinin
özgürlüğünü planladı. Fakat 1914 yılından beri savaşan Osmanlının gücü artık
bitme noktasındaydı.
Enver paşa Rusya ile 10
yıllık bir saldırmazlık anlaşması yapmak istedi. Hatta büyük bir basiret örneği
olan ‘’ Osmanlı ile Rusya savaşırsa bu iki İmparatorluğunun da sonu olur’’ sözünü söyledi ancak Fransa ve İngiltere bu
anlaşmaya engel oldu.
1.Dünya savaşına
girdikten sonra 2kasım 1914 te Rusya Osmanlıya savaş ilan etti ve Kafkasya
harekatını başlattı. 6 kasım 1914 te ise İngiltere Basraya asker çıkardı.
Aynı anda farklı
cephelerde savaşa giren Osmanlı devleti ilk harekatı Kafkasya’da Ruslara karşı
yaptı. 20 Aralık 1914 te Sarıkamış
kuşatma harekatı başladı. 100.000 kişilık ordu Sarıkamış’a doğru hareket etti
ancak çok iyi planlanmasına karşın göreve uymayan alt kademe subaylar Sarıkamış
harekatını 1. Dünya savaşının en dramatik hadisesi yapıyordu. Allahuekber
dağlarını aşmak için zirveye çıkmaya çalışan orduyu bir tipi bekliyordu.
Savaştan sonra iki ordu
eski sınırlara çekildiğinde binlerce vatan evladı soğuktan ve Ruslarla
çatışmadan dolayı şehit düşmüştü.(Yaklaşık 60.000 er, erbaş ve subay) Çatışma Ocak
1915 te bitti. Ruslar ise karşı taaruz için mart 1916’yı bekledi. Aradaki bu
13-14 aylık süre Rusların bu savaşta ne kadar kayıp verdiğinin de bir göstergesidir.

Sovyetler döneminde
kısmen pasifize olan Kafkas direnişi 1990lara gelindiğinde yeniden uyanacak. Cahar
Dudayev, Şamil Basayev gibi kahramanların mücadelesine tanık olacak ve Kafkas
dağları yeniden ve yeniden Müslüman kanıyla sulanacaktır.
Bir güneş sal tan yerinin
koynuna
Kıpkızıl göğümü kapla Apakay*
Ben giderken yurdum uğruna
Öksüz çadırımı topla Apakay
Gündoğdu toyuna gebe şimdi kuz
Akın var yağı** bol ele uğrumuz
Sağ kalır, dönersem yanına susuz
Kımız ver bir toprak kapla Apakay
Zağlı çelik kamam sana emanet
Meydanda düşmana edersem minnet
Yahut can tatlıdır diyerek, şayet
Kaçarsam bana sen sapla Apakay
*Apakay: Eşim, karım,
kadınım.
**Yağı:Düşman